Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Harper Lee- Bülbülü Öldürmek

           Güçlü kalemini dünyaya tanıtan Amerikalı yazar Harper Lee'den ve meşhur kitabı Bülbülü öldürmekten bahsedelim .1926 Alabama doğumlu yazar, bir hava yolu şirketinde işe başlayan ve bu sırada bazı  öykü denemeleri yazıp ancak pek başarılı olamayan Lee , 1960 yılına geldiğinde '' Bülbülü Öldürmek '' romanını yazdı. “Siyah adamı aldatan beyaz adam; ister zengin, ister yoksul, ister iyi, isterse kötü bir aileden olsun değişmez. O adam daima kötü bir adamdır.”         Irksal çatışmanın üst düzeyde hissedildiği 1930'ların Amerikasını ve sosyal yaşamını etkili bir biçimde ele almaktadır kitap.Irkçılığın olduğu bu dönemde siyahi bir gencin haksız yere suçlanmasını konu alan eser büyük ilgi toplamıştır.             Olayların Scout adlı karakterin gözünden aktarılarak işlendiği Roman, onun kendisinden birkaç yaş büyük ağabeyi Jem, yakın arkadaşları Dill ve avukat olan babaları Atticus’un hikâ...

PAPAĞANLI BAKKAL

                  PAPAĞANLI BAKKAL                    Memleketin birinde bir bakkal ve bakkalın da dükkânından daha değerli bir de papağanı vardı. Güzel sesli, yeşil, konuşkan bir papağandı. Her an dükkâna göz kulak olur, girip çıkanları takip eder, gelen müşteriler ve bütün sevdalılarla nükteli konuşmalar yapardı. Zümrüt yeşili güzel sesli papağan, sadece insanlara karşı konuşkan değildi, hemcinsleri olan papağanlara mahsus ötüşte de pek hünerliydi. Sırf bu sebeple dükkana alışverişe gelenlerin sayısı az değildi. Yörüğün sürüsünü çekip çeviren karabaş gibi, bakkalın dükkânını çekip çeviren ve servetine servet katan papağan bir gün, nedense sıçrayıp patırdadı ve dükkânın bir tarafından diğer tarafına kaçtı. Kaçarken masa üstünde ve raflarda bulunan gülyağı şişelerini döktü;  bakkalın elbiseleri, yerler, masanın üzerleri hep gülyağı oldu. Hiçbir şeyden haberi olmaya...

"Roman"ı doğuran Romantik: Don Kişot

Dünyanın en bilinen eserlerini ve bu eserlerin kahramanlarını sorsanız pek çok kişi bu ince uzun, gri sakallı sıska adamı( Don Kişot) ve yardımcısı obur Sanço Panza'yı söyleyecektir. Don Kişot bir efsane, zamanın ruhuna meydan okuyan bir şovalyedir. Don Kişot'un Yaratıcısı Cervantes -Osmanlı esaretinden de geçmiştir- kahramanı Don Kişot'u romanların okuru olan burjuva sınıfından bir asilzade olarak seçmiştir. Don Kişot zamanının ve servetinin tümünü Ortaçağ'da oluşturulmuş tarihi romanlara harcamaktadır. Bu efsanevi mitik eserler Don Kişot üstünde büyük te'sir eder.  Kahramanımız okuduğu romanlardaki gibi bir şovalye olmak ve her şovalyenin olduğu gibi bir aşkı olsun istemektedir. Kendisine hayali bir sevgili uydurur. Onun peşine İspanya topraklarını arşınlamaya ve iki yüz yıl önce bitmiş şovalyelik kültürüne tek başına sahip çıkmaya başlamıştır. Bu maceraya tek başına gitmeyecektir elbette. Her şovalyenin olduğu gibi onun da bir atı,bir kılıcı ve bir...

21.yüzyılın rönesansı doğuracak adamla tanışın : Umberto Eco

Okumaya gönül vermiş herkes yazmaya da göz kırpmaya başlar. Ya bir masala heveslenir ya  gönül yazgısına. Herkes bir şey karalar. Plansız, programsız,taslaksız.... Taslak olmadan oluşunca krokisi çizilmemiş ev gibi kalır yazılarımız. Temeli sağlam katları yetersiz. Hikayesini tamamlayabilen küçük bir azınlık rastgelir kitapçı raflarında. Dostoyevski, Hugo,Baudlaire veya Umberto Eco yani yazar deriz onlara kısaca. Yazma tutkusunu ve nasıl yazdığını yani bu işin mutfağını paylaşan bir kimseden bahsedeceğim bugün: Bir lakap bile taktım: Altın içşici diyorum ona, Umberto Eco'ya. O öyle bir romancı ki... Ortaçağ tarihi doktora konusudur. Bir gün üniversitede bir dostuyla tarih konusunda ters düşer. Yıllardır sakladığı Ortaçağ'da suçlular, din adamları isimleri fıhristini çekmecesinden çıkarır. Bir kitap kaleme alır: Der Name Der Rose(Gülün Adı). Gülün Adı'nı kurgularken önce olayın geçtiği katedrali çizimler Eco. Kurmacasında her şey gerçekçi olmalı, Joyce...

Çalıkuşu- Reşat Nuri Güntekin

Yazarı da kahramanı da bir öğretmen. Bir öğretmenin romanı. Feride’nin… Feride ki Atatürk’ün en sevdiği roman karakteri. Atatürk , seyahatlerinde onunla yaşar canı sıkılınca açar Feride’nin sergüzeştine göz gezdirirmiş. Feride; arkadaşlarının uçarılığı sebebiyle taktığı lakabıyla Çalıkuşu Osmanlı’nın son zamanlarında doğmuş, babası Musul’da görev yaparken annesini kaybeden dolayısıyla evsiz ve öksüz kalan bir kızdır. Feride babasının şehir dışında olması sebebiyle kızlarını kaybettiklerini düşünen anne tarafına verilmez. Baba bunu kendine yediremez. O yüzden Feride’nin yeni yuvası belli olur. Fransız Kız Mektebi Lise De Sion ( Kız Kardeş) yatılı okulu. Feride’nin romanı tam da burada başlar. Bir günlük samimiyetinde, bir iç döküş yolunda. Feride Fransız mektebinde kendini onlardan daima farklı gören ve okumaya hevesi olmayan bir öğrencidir. Dersleri kaynatır, Sör Alexi’yi ve diğer öğretmenlerini sürekli kızdırır. Yıllar geçer mektep biter. Feride babasını da kaybedi...