Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Uzun Hikaye-Mustafa Kutlu

   Merhaba sevgili kitap severler 😊 Bugün sizlere Mustafa Kutlu'dan ve "Uzun Hikaye" isimli hikayesinden bahsedeceğim . Mustafa Kutlu'nun hikayeleri genel itibariyle hızlıca okuyup hızlıca bitirdiğimiz , kendi hayatımızla örtüşen hayatın içinden olayların anlatıldığı hikayeler oluyor . Samimi ve akıcı bir dili vardır . Bu bahsedeceğim hikayede adeta çok güzel bir yolculuktan dönmüslük hissi uyandırdı bana 😊    Yazarımızın babası Ali , Bulgar göçmeni olduğu için Bulgaryalı   Ali lakabını almış. Hikaye bir göç ile başlıyor . Zorlu bir göç ve tren yolculuğu ile devam ediyor . Kitapta annesinin saçlarının ve gözlerinin güzelliğinden bahsediyor. Ali , Münire'yi ister ama abileri yüzünden evlenemez . Daha sonra bir oyun oynar ve Münire'yi kaçırır şehir şehir köy köy gezerler...   Ali bir okulda iş bulur . Karakteri gereği hep haklı olandan emekten yanadır. Bunu hikayede sık sık vurgular . Hatta haksızlıklara baş ettiği için adı "Sosyalist Ali" o...

3 GÜNDE 500 SAYFA? - KAFAMDA BİR TUHAFLIK

Okumak konusunda tembel olduğumu düşünürüm.Kitapçıların,sahafların,kütüphanelerin yalnızca ince belli kitaplarına uzanırdı elim hep şimdiye dek.Peki çoğu kitabı sonuna gelmeden bırakırken, üç günde beş yüz sayfayı nasıl okuyuverdim? Önceki yazılarımızda okuma alışkanlığını kazanmanın yollarından ve bizim okumak için neler yaptığımızdan bahsetmiştik.Aslında okumak için temel gereksinim güdüleyici bir eser bulmaktır.Eğer şuana dek okumakla pek aranız yoksa sizi çağıran doğru kitaptan başla-ma-dığınızdandır. Küçükken İstanbul'da geçen yıllarımda şehrin sonu gelmez gürültüsü ve büyüleyici büyüklüğü hakkında düşünürdüm.Sokak,okul ve aile üçleminde herkes gibi karakter çizerdim kendime ergenliğimde. Şehir ve ben de büyümeye devam ettik.Düşünmeye hep devam ettim.Çoğu şeyi anlamlandıramazdım bazan. Sözün özü: Kafamda bir Tuhaflık vardı. Bir tavsiye üzeri elime aldığım Orhan Pamuk'un Kafamda Bir Tuhaflık romanındaki Mevlut karakteri bugüne kadar kendimi aradığım karakterle...

Bir Hazreti İbrahim Romanı : ABUM-RABUM-İskender Pala

Aynı çağı paylaştığımız yazarlara her zaman temkinli yaklaşırım.Zira aynı çağın sorunlarına aynı anda tanık oluyor, farklı tepkiler verebiliyoruz.Hal böyle olunca yazarlara karşı aşırı antipati ya da sempati duymak kolaylaşıyor.Bu çağ yazarlarını okumak için beni cesaretlendiren bir arkadaşım vardı. Günümüzde etkisi gitgide azalmaya/azaltılmaya başlanan sanat ve edebiyatın üzerine konuşabildiğimiz,tartışabildiğimiz,fikir yürütebildiğimiz bu zamanda nadir kalan gönül işcisi bu dostumun tavsiyesi ile İskender Pala'nın ABUMRABUM isimli eserine başladım. Kitabın yazarı İskender Pala pek çoklarınızın bildiği gibi bir edebiyat profesörüdür. Edebiyatla meşgul bir zihin olunca karşınızdaki anlatıcı; sizi, edebiyatın diğer ilişkili olduğu bilimlere sürüklemesi zaman almıyor.(Sosyoloji,Arkeoloji,Tarih,Mitoloji, Müzik,Coğrafya...) Kitap bir Hz.İbrahim Romanı'dır.Üç dinin büyük atasının peşindeki bir polisiye, kitapta sizi beklemektedir. Hz.İbrahim'in de yaşadığı ...

Trakya'yı bitiriyoruz- Kırklareli Gezisi

Türkiye'nin topraklarının yüzde 3'ü Avrupa'da yani Trakya'da yüzde 97'si ise Asya Kıtası'ndadır. Yüzde 3 deyip geçmeyin zira bu yüzde üçü bitirmek bile üç yılımı aldı :) Cennet Türkiye'nin diğer birçok yerinde olduğu gibi Avrupa'daki kentlerimiz Edirne ve Tekirdağ'dan da sonra Kırklareli'nin saklı kalmış ve pek ziyaret edilmeyen rotalarına ulaşmak arzusu bizi sabah saatlerinde yola çıkardı. Rotamızı belirledik.Bir Roma kenti ve Kanuni'nin fetih güzergahındaki durak olan VİZE , VİZE'nin saklı kalmış cenneti KIYIKÖY, bir Jules Verne romanından taşmışı andıran etkileyici görüntüsüyle DUPNİSA MAĞARALARI ve en sonunda Kırklareli. Demin saydığım gittiğimiz bu yerler birbirinden hayli uzak ve malesef toplu taşıma ile ulaşmak mümkün değil.Ama eğer bir arabanız varsa mükemmel bir haftasonu kaçamağı olduğunu söyleyebilirim İZLEDİĞİMİZ ROTA: VİZE İLE BAŞLAYALIM Vize tarihi Kırklareli tarihinden eskidir. Artık harabeye dönen Vize Kales...

Her Devrim Kendi Çocuklarını Yer mi? / Hayvan Çiftliği

Dünya Edebiyatı'nda politik kurgu ve distopya denince akla gelen ilk isimlerden olan George Orwell soğuk savaş döneminin en ünlü yazarlarından biriydi.1948 yılında çıkardığı 1984'de Sosyalistlerce Faşist diktaları anlattığı gerekçesiyle sevilen ve okunan Orwell; Hayvan Çiftliği'nde aynı sosyalistlerin gazabı na uğruyor ve Stalin 'in KGB 'sini peşine takıyordu. Peki Türkiye'de fabl mış gibi ya da modern bir masalmış gibi çocuklara okutulan bu politik yerginin asıl özelliği neydi? Evvela roman bir hayvan devrimi ile başlar.Yıllardır insanlara etinden sütüne tüm malını vakfetmiş hayvanlar bir gece yaşadıkları çiftliğin sahibi Bay Jones'u yok edip kendi EŞİT iktidarlarını getirmeye karar verirler. İlk yaptıkları iş Jones çiftliği ismini Hayvan Çiftliği olarak değiştirmek olur. (Burada Sosyalist idarelerin devlet isimlerine Halk ismini koymasına bir gönderme olduğu açıktır. Çin Halk Cumhuriyeti,Kuzey Kore Halk Cumhuriyeti v.b ) El becerisi konu...