1961'de Gaziantep'te dünyaya gelen Ahmet Ümit, Türk edebiyatında popülerliğini yıllardır korumakta. Şiirle başladığı kariyerine polisiye roman ile devam etmektedir. Son günlerde yeni kitabı Aşkımız Eski Bir Roman çok satanlar a hızlı bir giriş yapmıştır. Daha önce çekilişle bir kitabını(Beyoğlu Rapsodisi) buradan hediye gönderdiğimiz ve bir tarihi romanını tahlil ettiğimiz( Elveda Güzel Vatanım) o da buradan :) Ahmet Ümit, 2ogretmen1kitap kullanıcılarına hiç de yabancı olmayan bir yazar. Ben bugün Ümit'in bir çırpıda okuduğum ve neden roman şeklinde yazmazsın ki diye sitem ettiğim aşk hikayeleri kitabı olan 2004 basımlı Aşk Köpekliktir 'den söz edeceğim: 10 hikayeden oluşan eserin son ve esere adını veren en uzun bölümü Aşk Köpekliktir Bu bölüm dışında Aşkın yanılsamadan,cinayetten,delilikten veya bir ütopyadan meydana geldiğini göreceğiz kitapta. Bazen şehirler arası bir otobüste yanımızdaki o yaşlı ve konuşmak istemediğimiz amcanın bir sevda...
Kayıtlar
Lisann... Languiç Dil rahmet etmiş üstüne su iç Dükkanlar dolmuş Amerikanca Sen sor hangi ülkedeniz diye konu komşuya? İngiliz, Fransız ne bilsin gönlü Gönülle kurarız binlerce köprü Orhundan beridir içeriz kımız Türkçe bizim al yanaklı kızımız Kızından sorulur anası Dili terbiye başlatır hayatı Nedir bir milletin töresi yolu yordamı ? Dil haber verir vatandan yana olanı Madem Türksen Türkçe konuşacak Türkçe düşünüp Türkçe yazacaksın Binlerce rap şarkıda bulamadığın huzuru Neşet Baba'nın bir türküsünde bulacaksın Çatılmış bir çatıdır Türkçe Türkiyenin üstünde,göğe en yakın yerde Türkçe giderse kalır mısın bu ülkede Çatısız eve , kim çıka kim gire?
Sayın müdürüm,kıymetli çalışma arkadaşlarım ve sevgili öğrenciler. Bugün 26 Eylül 2019. Ulu Önder Atatürk'ün başkanlığında toplanan Birinci Dil Kurultayı'nın yıl dönümünde, sizlerle birlikte olmaktan ve düzenlenen bu anlamlı etkinliği sunmaktan mutluluk duyuyorum. Bir iletişim aracı olarak dil, yurttaşlar arasında duygu, düşünce ve inanç birliğini oluşturan ve toplumsal yapıyı güçlendiren en güçlü ortak bağlardandır. Dil; vatan gibi millet gibi bayrak gibi bizi bir arada tutan yegane unsurdur. Hiçbir millet yoktur ki dili olmadan yaşayabilsin. Ayakta kalabilsin. Nasıl ki egemenliğin bilakaydüşşart yani kayıtsız şartsız temsilcisi Millet ise milletin de varlığından bahsedebilmek için dil temel taştır. Bir elin nesi var iki elin sesi var. Türkçenin kaç milyon konuşucusu vardır? Tahminleriniz var mı? 80 Milyon, 100 Milyon? 200 Milyon? Bugün kimi istiklalini kazanmış kimi başka milletlerin boyundurluğunda yaşayan 300 Milyon Türk yani 300 milyon Türkçe konuşan vardır....
O akşam Liverpool'un kupayı aldığı herkes tarafından biliniyordu.Çünkü dev maç altmış ülkede naklen yayınlanmıştı. Kupa al lılara gidince hayat normale dönmeye başlamıştı. Tüm dünyada özellikle İstanbul'da kutlamalar akşama değin sürmüş sonra herkes misafir geldiği otellerine dönmüştü. Sabah olunca valizlerin yollara dökülen sesleri duyulmaya başladı. Şehre gelen binlerce turist havalimanının yolunu tutmaya başlamıştı. Havalimanı star kaynıyordu. Önce güvenlik noktasından ve x-ray cihazlarından mavi bavullar görüldü. Gelen mağlup taraf Chelsea idi. Chelseali taraftarlar kaçırılan frikik ten bahsediyordu. Futbolcuların ise surat ları asıktı. Chelsea kendilerini bekleyen tayyareye doğru hızlıca ilerledi ve 14.15 sefer saatli Türk Hava Yollarına ait uçak İstanbul-Londra seferini yapmak üzere tam vaktinde teker kaldırdı. Tam da bu saatlerde havalimanı kalabalıklaşmaya başladı. Binlerce taraftarıyla coşkular, şarkılar marşlar eşliğinde Liverpool kupasıyla geliyor...
Chelsea- Liverpool maçıydı. Kırmızılar ve mavilerin belki de bininci rovanşıydı. Daha önce bu maçlar çok olaylara şahit oldu. Verilmeyen fauller, ofsaytlar, kaledeki kalecilere acı veren jeneriklik goller. Hepsi yüz yılı aşkındır Chelsea- Liverpool maçlarında rastlanır olaylardı. Bu kez rastlanmamış bir olay vardı. İki İngiliz kulübü İstanbul'da karşı karşıya gelecekti. Çok şanslıydım. Şehrime konuk geleceklerdi. Aman Allahım! Liverpool ve Chelsea! LİVERPOOL ve CHELSEA haa! Daha iyi bir final olamazdı. Bu haberi sabah kahvaltı ederken televizyon söylemişti. "UEFA bir süper kupa verecek. Kupanın sahibini bulmak için İstanbul'u seçti." "Yaşasın!" diye bağırdım. Ayağa zıpladım. Bu zıplama bana pahalıya patladı. Tam zıplarken sıcak bir çay veriyordu anneannem. Ama kör talih. Şanssızlık! Anneannemin çok değer verdiği yarım asırlık çay bardaklarını o heyecanla kırmıştım. Anneannem bana çok kırıldığını söyledi. "Gözümden düştün delikanlı....