Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Aralık, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir Çift Ayakkabı/SUNAY AKIN

Neil Armstrong Ay yüzeyine istilacı bir Amerikalı gibi basıp uzay gemisine bir Türk gibi ayakkabısını çıkararak dönerken ömrünü Türk havacılığına adamış Vecihi Hürküş aynı gece hayata veda ediyordu. Hayat böyledir.Tesadüf görülen binlerce  bilmeceyle iç içedir.Dünya,akılsız başın cezasını ayakların çektiği yerdir. Bir çift ayakkabı Sunay Akın üstadın dilinden bir hikaye kitabı.Dünya'yı ve Türkiye'yi masalsı gerçekten Akın'ın oyuncakları gibi bilinçli bir rüyada gibi görün bu kitapta.Öyle sınırsız , öyle harika.Ayakkabı...Yürümek için icat edilmiş bu zırh ne mucizelere kapı aralamış bu hayatta? Boğucu hayatın stresinden kurtulmak isteyenlere Sunay Akın duruluğu öneriyorum. Okuyun ve okutun.İşte size modern meddah ve parçası olduğunuz macera...

Ağrı Dağı Efsanesi - Yaşar Kemal

    Türk Edebiyatının temel eserlerinden olan bu roman 1970'li yıllarda yazılmış ve yayımlanmıştır. Bir aşk hikayesinden yola çıkılmış. Simgelerle aslında halkın dayanışma gücünü anlatmaktadır.Ağrı dağının köylerinde yaşayan Ahmet ve o bölgenin yöneticisi olan Mahmut Han'ın kızı Gülbahar'ın aşkını anlatmaktadır. Ahmet ve Gülbahar'ın birbirlerine kavuşmak için çektikleri sıkıntılar efsanevi bir şekilde anlatılmaktadır.    Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip olan at bu efsanede büyük bir öneme sahiptir . Ahmet'in bahçesine sahibinin kim olduğu belirsiz bir at gelir . Ağrı Dağı efsanesine göre at Ahmet'in kapısına geldiği için onun hakkıdır. Daha sonradan anlaşılıyor ki bu at Mahmut Han'a aitmiş. Atını geri alamayan Mahmut Han sinirlenir ve Ahmet'i zindana attırır. Bu sırada Gülbahar ile karşılaşan Ahmet aşık olur. Gülbahar aşkı için babasını çiğner ve onu zindandan çıkarttırır. Birlikte kaçarlar.Bölgede saygın bir bey olan Hoşap Bey'in yan...

Albert Camus- Veba

       Albert Camus'un okuduğum ikinci kitabı oldu. İlki 'Yabancı' isimli romanıydı . Her ikisini de okurken çok keyif aldım.Kitapta  esaret duygusu yoğun bir şekilde işlenmektedir. Veba hastalığı bildiğimiz üzere hayvanlardan insanlara geçen bir hastalıktır. Fakat romanda ilk olarak fiziksel bir esaret olarak daha sonra ise hayatları içinde esir olma durumunu anlatıyor.     1947 yılında yayımlanan Veba adlı roman , Cezayir'deki Oran şehrinde geçiyor.Şehirdeki insanlar lağımlardan taşan ölü fareleri şehrin her köşesinde görmeye başlıyorlar ve bu durum onları ilerleyen günlerde oldukça tedirgin ediyor.Bir anda ölü sayısı artıyor ve şehir karantinaya alınıyor. Şehre giriş çıkışlar yasaklanır. Ölümlerin artması üzerine yetkililer , insanları toplu mezarlara gömmeye başlar. Yakınlarını kaybedenler onlarla vedalaşamadan ayrılmak zorunda bırakılırlar. birçok ceset yakılarak yok edilir. Dr. Rieux ve arkadaşları Veba salgınına karşı önlem alır ve hal...

SODOM VE GOMORE- YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU

                                  Sodom ve Gomore   şehirleri İncil'de geçen bir hadisedir. Bu iki şehirde yaşayan halk ahlaki açıdan yoksun ve hatta cinsel isteklerini her şeyden üstün tutmuş lanetlenmiş iki şehirdir. Yakup Kadri Karaosmanoğlu bu iki şehrin başından geçenleri İstanbul ile bağdaştırmaktadır.      Romanda geçen zaman İstanbul'un işgal yılları . İngiliz , Fransız ve Yunan askerleri İstanbul çevresinde gezmektedir. Ahlaki açıdan yoksun insanlar bu işgalcilere sempati duymaktadır. Dönemde tüm halkın bu işgalcilere tepki göstermesi gerekirken bazı kesim insanlar onlarla eğlenmekte , yaptıklarını desteklemektedir. Genç kızlar bu işgalcilerle ahlak dışı ilişkiler yaşamaktadır. Romanda bunlar hayretle anlatılmaktadır. Bu nedenle Yakup Kadri İstanbul'un lanetleneceğini düşünmüş . Çünkü birçok insan işgalcilerin bu hallerini gayet normal karşılamakta , milli benlik ...

KAHİRE VE O MEŞHUR PİRAMİTLER

   Merhaba sevgili dostlar , Mısır günlükleri 4. bölüm ile bugün Kahireden bahsedeceğim. Kahire , Mısır'ın başkenti 25 milyonu aşan bir nüfusa sahip olan bu şehirde gezilip görülecek birçok mekan var. Dimyattan yine microbüslere binmek üzere gün aydınlanmadan yola çıktık. Dimyat-Kahire arası yaklaşık 3 saat sürüyor. Kişi başı 50 Mısır poundu vererek ulaşım sağlayabiliyorsunuz. Türk lirasına göre yaklaşık 16 TL gayet uygun bir fiyat her ne kadar rahatsız bir yolculuk olsa bile :)    Microbüste Tunuslu iki öğrenciyle tanıştık . Yusuf ve Zübeyir de Kahireyi gezmek üzere yola çıkmışlar .Birlikte gezmeyi planladık . Üç saatlik rahatsız bu yolculuk sonunda son buldu ve karmakarışık bir otogarda indik . Ve metro :) gelişmiş bir şehir , başkent olduğunun göstergesi bakalım ne kadar gelişmiş :)        İlk rotamız Piramitler   . Nasıl gidileceğini öğrendik. Ramses Meydanında bulunan Metroya geçtik . Biletlerimizi aldık . Tek kullanımlık...