Türk Edebiyatının temel eserlerinden olan bu roman 1970'li yıllarda yazılmış ve yayımlanmıştır. Bir aşk hikayesinden yola çıkılmış. Simgelerle aslında halkın dayanışma gücünü anlatmaktadır.Ağrı dağının köylerinde yaşayan Ahmet ve o bölgenin yöneticisi olan Mahmut Han'ın kızı Gülbahar'ın aşkını anlatmaktadır. Ahmet ve Gülbahar'ın birbirlerine kavuşmak için çektikleri sıkıntılar efsanevi bir şekilde anlatılmaktadır.
Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip olan at bu efsanede büyük bir öneme sahiptir . Ahmet'in bahçesine sahibinin kim olduğu belirsiz bir at gelir . Ağrı Dağı efsanesine göre at Ahmet'in kapısına geldiği için onun hakkıdır. Daha sonradan anlaşılıyor ki bu at Mahmut Han'a aitmiş. Atını geri alamayan Mahmut Han sinirlenir ve Ahmet'i zindana attırır. Bu sırada Gülbahar ile karşılaşan Ahmet aşık olur. Gülbahar aşkı için babasını çiğner ve onu zindandan çıkarttırır. Birlikte kaçarlar.Bölgede saygın bir bey olan Hoşap Bey'in yanına sığınırlar. Evlenmek isterler. Her efsanede olduğu gibi Gülbahar'ın babası bu durumu öğrenir ve Hoşap Bey'in kalesine saldırmak ister . Daha sonra Mahmut Han , Ahmet'e üç ayrı görev verir ve bunları tamamlayabilirse Gülbahar ile evleneceğini söyler.Ahmet görevini başarıyla tamamlar .
Ancak Ahmet Gülbahar'ın kendisini kurtarmak için Memo'nun hayatını feda ettiğini anlar ve onunla evlenmeyi kendine yakıştıramaz. Efsanenin sonunda ikisi Küp Gölünün yakınlarına gider ve Ahmet , Gülbahar'dan uzaklaşarak oradan kaybolur.
Mutlu bir son yerine birbirlerine kavuşamayan iki aşığın hikayesini görmekteyiz. Eserde insanların geleneklerine bağlılığı ve aşkın gücünü yerel bir hikaye ile görmekteyiz.Akıcı ve kısa bir roman. Aynı zamanda resimlerden yararlanılmış . Keyifle okuyacağınızdan hiç şüphem yok :)
İyi okumalar ...
Yorumlar
Yorum Gönder