Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Türkiye'de Biyografik Türün Örneği ; Bir Bilim Adamının Romanı - Oğuz Atay

       Oğuz Atay'ın bu eseri biyografik eser özelliği taşımaktadır . Kendisinin İstanbul Teknik Üniversitesi'nde okuduğunu biliyoruz .Oradaki hocası olan Prof. Dr . Mustafa İnan'ın hayatını konu ediniyor. Aynı zamanda Mustafa İnan'ın şahsında bir dönemin idealist kuşağını anlatır.   Romana hayat veren bir gencin küçük bir köyden çıkıp üniversite okumak için İstanbul'a  gelip , üstün zekasıyla büyük bir bilim adamı oluş serüvenini anlatmaktadır. Yoksul bir anadolu çocuğu olan Mustafa İnan , dünyaca tanınan bir bilim adamı olma yolunca büyük zorluklar yaşar fakat bu zorlukları kişiliğinden ödün vermeden akıl yoluyla bunları atlatır. Romanda dikkat çeken unsurlardan biri de budur : Mustafa İnan' ın zorluklara karşı ahlakı ve kişiliğinden hiçbir zaman ödün vermemesi.     Bunun yanı sıra Oğuz Atay'ın toplumsal eleştiri kalıplarını zorlayışını da görüyoruz.     İki bölümden oluşan roman birinci bölümünde Mustafa İnan'ın do...

GÖK KUBBEYE YOLLANAN YİRMİ ASIRLIK DUA:AYASOFYA

Tüm medeniyetler için sanatın ve sanat tarihinin ortak özelliğinin ilk sanat eserlerinin Tanrı'ya yakarma,affedilme veya dilek dileme için yapıldığını olduğunu görürüz.Medeniyetin ve dinlerin ortaya çıkış yurdu olan  Anadolu coğrafyası ise bu sanatı en yakından hissetmek için dünya üzerindeki en elverişli yer olarak tam ayaklarımızın altında. Ben de bu düşünceyle bilginin,sanatın,medeniyetin ve dinlerin izinden Türkiye'yi keşfime devam ediyorum.Peki, neden? Keşfim bitmeyecek biliyorum. Yirmi bin yıllık insanlığı yirmi yıllık öyküm le oluşmuş zihnime sığdırma kudretim de yok ama yolculuğum bitmese de e ğer bu yolculuğuma başlayamazsam doğruluğa ulaşamam.Doğruluğa kavuşma gayretinde olmazsam;bana verilen görevi yapmazsam ihanetle yaşayamam. Neden gezmeliyiz?  Sizden önce(ki milletlerin başından) nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün. ALİ İMRAN(137) Eğer bilginin ve sanatın ...

Ben Bir Ağacım :İster Taşla İster Dişle

Bazı yazarlar vardır.Kendileri eserlerinden daha fazla konuşulur.Her insan tarafından tanınır da bir türlü giremez tanındığı evlerin kitap raflarına.Sanırım Orhan Pamuk için de raflara giriş vizesi alamayan yazarlardan bir tanesi desem yanılmam. Orhan Pamuk kitabını okuyan okumayan pek çok isimce eleştirildi.Bu eleştiriler ülke tvlerinden de tahmin edersiniz ki hep siyasi içerikliydi. Eleştirileri sanılan bu kısır tartışmalar televizyonlarda süre gele dursun ben önce kendim okumalı ve ve Orhan Pamuk'u kendi dilimle konuşmalıyım diyerek kolay çözülür düşüncesi ile deneme türündeki bir eseri olan "Ben Bir Ağacım" isimli kitabını aldım.Ama O.P niyetimi daha beni tanımadan iyi sezinlemiş olacak ki kitabın ilk satırlarında karşıma şu sözleriyle çıktı:"Ben de her Türk gibi kitapları bir gün işime yarar düşüncesi ile okurdum".Kitabın içinden bu cümle benim için bir dönüm noktası oldu.Bir açığını kolladığım Pamuk, beni ve niyetimi ifşa ediyor ve başta takındığım r...

Doğa'nın Bize Sunduğu Armağan :Kapadokya

Erciyes ve Hasan dağlarının tam ortasında Anadolu'nun gizemli,büyüleyici ve eşsiz manzaralı kenti Kapadokya. Tarihin bilinmeyen dönemlerinde Hasan ve Erciyes volkanik dağlarının püskürttüğü lav ve tüflerin oluşturduğu Peri Bacaları bugün beş farklı şehre dağılmış (Aksaray,Nevşehir,Kayseri,.,..) gerek yerli gerek yabancı turistin yıllardır ilgi odağı,fotoğrafseverlerin tutkulu rüyası olmuş bu eşsiz coğrafya kesinlikle gidilmesi ve görülmesi gereken yerlerden. Bu düşünceyle yolculuğa anlaştığımız bir turla çıktık.(Turistik yerler birbirine o kadar uzak ki bu yalnız gezginleri  zorlayabiliyor)  Geceleyin İstanbul'dan kalkan otobüsümüz bizi sabahın ilk saatlerinde Tuz Gölü'ne nazır şekilde beklerken biz soğuktan göle adım atamıyor ve otobüsümüze sabah ayazının da etkisiyle hemencecik dönüyoruz. Yaklaşık bir saat sonra Melendiz Nehri'nin oluşturduğu Aksaray'a bağlı Ihlara Vadisi'ndeyiz.Burası bir gizli cennet.Yürüyüş seviyorsanız hazır olun 8,5 km bir ...

Kendini Gerçekleştirmiş Kehanet Kitabı: Metal Fırtına

İlk basım yıllarında kendi türünde bir ilk ve işlediği konu bakımından tartışmalı olması dolayısıyla Metal Fırtına ; iki yazarla yazılmış, beş seri devam etmiş, kitabın serisinin üçüncü bölümünden sonra yazarların iki farklı kurguyla iki farklı senaryo ile sonuçlandırdığı kendine özgü bir politik kurgu kitabıdır.   Karakterleri Gökhan isimli bir askerin gözünden anlatılan hikaye, okuyucusunu sarmal ve etkili kurgu düzeni ile olayların içine çekiyor. Gökhan bir özel harekat askeri ve geçmişine dair tek bilinen -çocukluğundan beri - kara kuvvetlerimizin kuruluş tarihi sayılan M.Ö:259 yılında Hun Hakanı Mete’nin ordusunu eğitmekte kullandığı yöntemler ile birebir uygulanarak eğitildiği. Ne ailesi ne sevgilisi kaybedecek bir şeyi yok. Tam bir bordo bereli, tam bir fedai. Tek bağlılığı: Devlet’i. Karanlık adam: Aslında tüm bu savaşı kurgulayan, Türkiye ve Amerika’yı savaşın eşiğine getiren adam. Tam bir düşman. Kitabın sonunda yaşadıkları ve yaşatılan olay i...