Ana içeriğe atla

ANI-LAMA/ ANLA- Cinayet Kelimelerde Gizlidir






Yeni bir yıl geldi. Arkada binlerce anı ile. Yeni yıl da eskisine benzeyecek gibi. Hatırla: Anılar...Analar,kardeşler, sevgililer, eşler, kadınlar... Fark etmeksizin sadece kadın olduklarından şiddete maruz kalıyorlar. Yüzlerce ve binlerce kadın...

Pınar Gültekin...Şule Çet... Münevver Karabulut...Rabia... En sonunda ise meslektaşım Aylin Sözer... Daha da saymak mümkün. Sadece birkaç saniyede aklıma gelen bu kimseleri, tüm Türkiye din,dil,mezhep ayrımı yapmadan rahmetle anıyor. Katilllere idam istiyor.


Önce medya görmezden geliyor sonra twitter imdada yetişiyor. Medya, tehirli de olsa bu isimleri gündemine alıyor ve katillere lanet açıklamaları ardından birkaç hafta sonra unutuluyor. Sonra?? Cezaevlerindeki mahkumlardan bu katillere "adalet" getirmeleri isteniyor. Bunu(katili) orada (ceze evinde ) yaşatmazlar, deniyor

Sonra ne mi oluyor? Hafızaların derinliğinde bir garip sızı olarak kalıyor bu isimler. Çok geçmeden unutuluyor. Bir sonraki cinayete (belki de bu yazıyı okuyacakların başına gelecek) kadar bir daha hatırlanmıyor. Türkiye'de ve dünyanın birçok yerinde türdaşımız olan kadınlar; şiddet görüyor,mobbinge uğruyor, aç bırakılıyor, satılıyor, taciz ve tecavüz ediliyor.  Bütünüyle bakarsak "kadına şiddet" diyoruz bu olguya.Kadınları kaybediyoruz. Kaybedince kadına şiddetin de ötesine geçerek "kadın cinayetleri" diyoruz. Belki de ilk yanlışı burada isimlendirmede yapıyoruz.


 Konfüçyus; bir toplumu değiştirmek istesem önce kelimelerden başlarım, der. Çünkü kelimeler düşüncelerin aynasıdır ve yanlış aynalar,yanlış yansımaları gösterir. Bizi yanıltır. 


Kelimeler, bizi bize bizle anlatır. Her kelime ya da kelime grubu kültürün arkaik bir eseridir. Toplumun yaşayışına dair haber verir. Mesela bir toplumun bireyleri günlük yaşamında kibar değilse kelime seçimleri de "küfür" lerden gelir. Toplum iletişime kapalı ise kendinden farklı gördüğünü anlamadığı için yok edecektir. Burada faili kim olursa olsun, anlaşılamayan her birey gerek madden gerek manen katledilecektir. 
Bugün katledilen kadınların "erkek" failleri var. Çünkü anlamıyorlar. "Yapayanlış" "yapayalnız" iletişim yoksunu kimseleri kendilerine örnek alıp "çukurlara" "vadilere" düşüyorlar. Bir kadını "yönetmek" için para,araba ve biraz "kas"ın yeterli olduğunu düşünüyorlar. Buna en çok da medya çanak tutuyor.,İletişim yoksunu "bir-ey" ler konuşmayıp çekiştirmeyi kadınları oradan oraya sürüklemeyi "cool" luk  olarak gösteriyor. Doğru ifadeleri gerçekleştirecek cümle kurmaktan öylesine bihaber olmuşuz ki anlamadığı yerde vahşileşen bir hayvanı andırıyor/uz. Peki neden anlamıyoruz?



Dizilerimiz-(maalesef temsili değil)



Yıllarca kelime seçimi üzerinden birbirimizi yorduk. Cevap diyeni sağa yanıt diyeni sola koyduk.
"Nitekim"  yıllarımızı sağ bırakmadık, soldurduk. 
 Meşhur bir Batılı filozofun da söylediği gibi "if you want change your world, you must change your words" (Dünyanı değiştirmek istiyorsan kelimelerini değiştir."



Cinayetlerin canilerinin, bizi mel'un(lanetli)  anılarımıza baş başa bırakan katillerin temelinde anlamamak yatıyor. Anla-ma-mak. Ya da anı-la-ya-ma-mak. 

Öyle anlaşılmaz şeyleri nasıl yapıyorlar diye soruyoruz hep. Yapılan bunca çirkin işten sonra vereceğimiz cezaların şiddetini konuşuyoruz.Yani biz de anlamıyoruz. Nasıl ki kırk yıl önce -80'de- birbirimizi anlamayıp birbirimizi katletmeyi tercih ettiysek yine anlamıyoruz. Çünkü karşılığa tahammülümüz yok. Empatiyi bile "senin anana,bacına yapsalar" dan öteye götüremiyoruz. 

Size sesleniyorum. Siz anlamıyorsunuz: Başka biri olmayı. Sizinle aynı şeyi düşün-me-memizi anlamıyorsunuz.

Çünkü gerçek kurbanlar sizlersiniz. kelimelerin kurbanısınız. Kızımızı dövmezsek dizimizi döveriz, diyorsunuz. Karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmem, diyorsunuz. Dizilerinizden dilinize dimağınızdan diyaloglarınıza her şeyde "ego" sisteminizde kalıyorsunuz.Ama korkarım ki küçük dağları siz yaratmadınız. Ne bir canlıya ne bir cansıza zarar verme hakkınız yok.  "Eko" sisteme ait olmanın yani bir efendi değil bir parça olduğunuzun farkına varmalısınız. Yani anlamalısınız. Anlamanız için okumalısınız.




Benim olanlara /olmuşlara sözüm yok. Bu konuda yetkili de değilim. Bir psikolog, bir sosyolog ya da bir sosyal bilimci bile değilim. Size ancak kendi mesleğimden seslenebilirim. O yüzden kendi muhatabım olan çocuklara/velilerime sesleniyorum. Biz bu cinayetleri önlemek adına oyuncak seçimimizden oyunlarımıza kelimelerden renklere önce iletişim kurmayı öğretelim.Anlamayı anlatalım. 
İnanın, dil bilgisinden çok daha önemlidir bu. Her sınavdan değerli.Unutmayın. Çoktan seçmeli sınavları geçersiniz. Oysa kelimelerinizi doğru seçmezseniz bir kalbi tarumar edersiniz. Bir kalbi tamir etmek için bin yıl düşünseniz kelimeler olmadan, kelimelerinizi düzeltmeden bir arpa boyu yol gidemezsiniz.
   



#şiddetedurde #tümcanlararahmetle


OCAK 2021




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yabancılara Türkçe Öğretimi Etkinliklerim

WORDWALL Tanışma ŞİMDİKİ ZAMAN IYOR A1   Şimdiki Zaman RESİM&KELİME Gelecek Zaman EMİR KİPİ SINIFTAKİ NESNELER A1 Nesneler Genel   Renkler Sayılar Günler  Hâ l ekleri  BEDENİMİZİ TANIYALIM-DEMBA BA  KİŞİ ZAMİRLERİ   AYLAR MEVSİMLER A1.GENEL TEKRAR SAAT KAÇ? Meyveler Yer Edatları Yer Edatları 2 Yer Edatları (ALTINDA-ÜSTÜNDE-İÇİNDE) Meslekler Meslekler Resim Bulmaca Geniş Zaman Fiil& Resim Tüm kipler&şahıs ekiyle cümle kurma oyunu   Zamire uygun şahıs ekini bulma KAHOOT 1. TANIŞMA    Tanışma 2 2. Gelecek Zaman 3. İsim Cümleleri 4. Saat 5. İyelik Eki 6. Akrabalar 7. Şimdiki ZAMAN 8. Temel Sıfatlar 9. Belirli Geçmiş Zaman 10. Ev 11. Meslekler 12. Meslekler 2 13. Sayılar Kıyafetler https://prezi.com/view/tOWmW7wpExPsq8hw2Zvr/ ZAMAN  https://padlet.com/2ogretmen1kitap/zaman

Okumamı Atatürk Emretti/Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde

Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde Atatürk’ün emriyle çevrilmiş ve tüm eğitim camiasına önerdiği; öğrencilerin ve öğretmenlerin okumasını emrettiği bir kitaptır. Kitabın adından mülhem Beyaz Zambaklar Ülkesi : soğuk iklimi ve coğrafyasında bolca yetişen zambakları ile ünlü Finlandiya’dır . Finlandiya 19.yüzyıldaki İsveç ve Rus işgali sonrası geç kavuştuğu bağımsızlığına rağmen bugün öğretmenleri sayesinde eğitimin dünyadaki öncüsü ve refah seviyesi yüksek olan ülkelerden biri haline gelmiştir. Finlandiya eğitim sistemi birçok ülkeye model ve -uygulanmasa dahi- Türk Eğitim sistemine de ilham olmuştur.   ''Tarih bazı milletlerin ve devletlerin feci sonlarını yazdığı gibi, bazı devletlerin ve milletlerin ilerleme ve yükselmesini yazmak için de parlak sayfalar açmaktadır.'' Bu kitapta; eğitim öncüsü Snelman’ın bir medeniyeti eğitimle, kültürle ve çalışmayla tüm Fin halkının müşterek katılımıyla nasıl inşa ettiğine ve Finlandiya’nın gerçek hikayesine şahitlik edece...

3 GÜNDE 500 SAYFA? - KAFAMDA BİR TUHAFLIK

Okumak konusunda tembel olduğumu düşünürüm.Kitapçıların,sahafların,kütüphanelerin yalnızca ince belli kitaplarına uzanırdı elim hep şimdiye dek.Peki çoğu kitabı sonuna gelmeden bırakırken, üç günde beş yüz sayfayı nasıl okuyuverdim? Önceki yazılarımızda okuma alışkanlığını kazanmanın yollarından ve bizim okumak için neler yaptığımızdan bahsetmiştik.Aslında okumak için temel gereksinim güdüleyici bir eser bulmaktır.Eğer şuana dek okumakla pek aranız yoksa sizi çağıran doğru kitaptan başla-ma-dığınızdandır. Küçükken İstanbul'da geçen yıllarımda şehrin sonu gelmez gürültüsü ve büyüleyici büyüklüğü hakkında düşünürdüm.Sokak,okul ve aile üçleminde herkes gibi karakter çizerdim kendime ergenliğimde. Şehir ve ben de büyümeye devam ettik.Düşünmeye hep devam ettim.Çoğu şeyi anlamlandıramazdım bazan. Sözün özü: Kafamda bir Tuhaflık vardı. Bir tavsiye üzeri elime aldığım Orhan Pamuk'un Kafamda Bir Tuhaflık romanındaki Mevlut karakteri bugüne kadar kendimi aradığım karakterle...