Sanırım okunması en zor ama en zevkli eserler Tanpınar'a aittir.Tanpınar,ayda yılda bir kez yiyebileceğiniz ninenizin yaptığı Osmanlı mutfağından çıkan etli,efsuni başka bir çağa ait olduğu bilinen yemeklere benzer.Her vakit sindirilemez.
Mahur Beste Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Huzur ve Sahnenin Dışındakiler adlı romanlarında bahsettiği "Mahur Beste" motifinin romansı halidir. Üstad Tanpınar, Kırım Savaşı'ndan İkinci Dünya Savaşı'na kadar geçen sürede medeniyetin bir ölçütü kabul ettiği "Musikî" mevzunu irdeler.
Romanda Abdülhamit iktidarında yaşayan ve yaşamaktan sıkışan aydınların konuşmaları güzel ve çok derindir: "Şark öldü.Bizim Şarkımız bitti."
Mahur aslında kelime manasına bakılırsa Neşeli demektir.Ancak şahsi kanaatim bu neşe içinde iki yüz yıldır yenilen Şark'ın gözyaşlarını barındırmaktadır.Romanda konusu geçen Behçet Bey aslında Osmanlı'nın ünlü bestekarlarından Eyyübi Bekir Ağa'ya ithaf olunmuştur.
Ancak Tanpınar'ın romanda değindiği saat tamircisi,sessiz-sakin, bu tıknaz ve silik karakter biraz kendisine de benzemektedir.Zaten Tanpınar da romanın sonunda kahramanla yüzleşme boyutunda kendi ağzından bir mektup yazar ve romanı neden yazdığını ve neden bu ağır yüklü anlatımı tercih ettiğini anlatır.
Eleştirilerim:Roman bir rüya gibidir.Bir olay yaşanırken bilinçdışında olaya bahis olan insanların tahlilleri onlarca sayfa tutar.Okuyucu metni okurken "Ne oluyor ya?" demekten kendini alamıyor.Bu bakımdan Mahur Beste özelinde Tanpınar'ı, okumaya yeni heveslenmeye başlamış dostlarımdan ziyade okumayı bir tutkuyla benimsemiş kimselere öneriyorum.
Başta da söylediğim gibi Tanpınar, ayda yılda bir kez okunabilecek derinlikte "anaanne yemekleri" gibi.
Her şeye rağmen Tanpınar'ı okumak size yeni pencereler kazandırıyor.Bu kadı çocuğu mahzun üstad size "Ne büyük medeniyetmiş şu Osmanlı" dedirtiyor.
İyi okumalar...
Yorumlar
Yorum Gönder