Ana içeriğe atla

Miskinler Tekkesi- Reşat Nuri Güntekin




     Kökleri Padişah 2. Mahmut'a uzanan Kocabaş ailesinin en küçük ferdi olan delikanlının gerek karakteri gerek hayatın getirdikleri yüzünden dilenciliğe düşen ve dilenciliği meslek edinmiş bir genci anlatmaktadır. Padişaha yakınlığı ile tanınan Kocabaş Kazasker Şemsettin Molla itibarlı bir yaşam sürmüş. Bu hayatı boyunca en ufak işinde ona yardımcı olan hizmetkarlar etrafında pervane olurmuş.Onun torunu olan Kocabaş'ta dedesinin genlerinden gelen bu davranışları sürdürmekte , hiçbir amacı olmadan yaşayan , miskin ve beceriksiz bir kişiyi bizlere göstermektedir.

    Bu dilenci sıradan bir dilenci değildir. Reşat Nuri'nin miskin kahramanı konaklarda yetişmiş , çok iyi eğitimler görmüş. Bu yüzden miskin Kocabaş dilenciliği Mevlevilik adı altında yapmaktadır. Romanda geçen bütün bu temler dönemin roman yapısını açıkça ortaya koymaktadır . Miskinler Tekkesi , Osmanlı dönemlerinde cüzzamlı hastaların bekletildiği ihtiyaçlarını devlet veya halkın bağışlarıyla karşıladığı bir yerdi.Kocabaşta tıpkı bu miskinler gibi para istemeden dilenmeye çalıştığından romanın adı 'Miskinler Tekkesi' olarak geçmektedir.
 

     Kahramanımız dilenciliği öyle bir meslek edinmiştir ki dilencilerin nasıl yalvararak bir memurdan, doktordan bile daha fazla para kazanıldığına da değiniyor. Reşat Nuri büyük bir toplumsal eleştiri yaparak dilencilikle geçinen bu adamın , sözde bir işte çalışarak para kazananlardan daha onurlu olduğunu savunmuştur. Çünkü bu adam bazı kesim insanlar gibi tokken açız demez.


    ''Benim babamı hor gördüğüm zamanlar oldu , dedi. Fakat mevki , şeref, para itibariyle hiçbir eksikliği olmayan birçok kibar insanların , hatta büyük insanların ufak bir geçim sıkıntısına düştükleri , kendilerinde olandan daha fazlasına göz diktikleri başkalarının otomobilini , mevkisini kıskandıkları zaman gözlerini belerterek ''Açız'' diye ağladıklarını gördükten sonra... ''  Bu alıntıyla nasıl büyük bir toplumsal eleştiri yaptığına tanık oluyoruz.

      Oldukça akıcı ve yalın bir dili olan bu roman Reşat Nuri Güntekin'in bolca toplumsal aksaklıkları ve eleştirilere yer verdiği dönemin zor şartlarda olduğunu gösteren güzel bir yapıt. Keyifli okumalar ...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yabancılara Türkçe Öğretimi Etkinliklerim

WORDWALL Tanışma ŞİMDİKİ ZAMAN IYOR A1   Şimdiki Zaman RESİM&KELİME Gelecek Zaman EMİR KİPİ SINIFTAKİ NESNELER A1 Nesneler Genel   Renkler Sayılar Günler  Hâ l ekleri  BEDENİMİZİ TANIYALIM-DEMBA BA  KİŞİ ZAMİRLERİ   AYLAR MEVSİMLER A1.GENEL TEKRAR SAAT KAÇ? Meyveler Yer Edatları Yer Edatları 2 Yer Edatları (ALTINDA-ÜSTÜNDE-İÇİNDE) Meslekler Meslekler Resim Bulmaca Geniş Zaman Fiil& Resim Tüm kipler&şahıs ekiyle cümle kurma oyunu   Zamire uygun şahıs ekini bulma KAHOOT 1. TANIŞMA    Tanışma 2 2. Gelecek Zaman 3. İsim Cümleleri 4. Saat 5. İyelik Eki 6. Akrabalar 7. Şimdiki ZAMAN 8. Temel Sıfatlar 9. Belirli Geçmiş Zaman 10. Ev 11. Meslekler 12. Meslekler 2 13. Sayılar Kıyafetler https://prezi.com/view/tOWmW7wpExPsq8hw2Zvr/ ZAMAN  https://padlet.com/2ogretmen1kitap/zaman

Okumamı Atatürk Emretti/Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde

Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde Atatürk’ün emriyle çevrilmiş ve tüm eğitim camiasına önerdiği; öğrencilerin ve öğretmenlerin okumasını emrettiği bir kitaptır. Kitabın adından mülhem Beyaz Zambaklar Ülkesi : soğuk iklimi ve coğrafyasında bolca yetişen zambakları ile ünlü Finlandiya’dır . Finlandiya 19.yüzyıldaki İsveç ve Rus işgali sonrası geç kavuştuğu bağımsızlığına rağmen bugün öğretmenleri sayesinde eğitimin dünyadaki öncüsü ve refah seviyesi yüksek olan ülkelerden biri haline gelmiştir. Finlandiya eğitim sistemi birçok ülkeye model ve -uygulanmasa dahi- Türk Eğitim sistemine de ilham olmuştur.   ''Tarih bazı milletlerin ve devletlerin feci sonlarını yazdığı gibi, bazı devletlerin ve milletlerin ilerleme ve yükselmesini yazmak için de parlak sayfalar açmaktadır.'' Bu kitapta; eğitim öncüsü Snelman’ın bir medeniyeti eğitimle, kültürle ve çalışmayla tüm Fin halkının müşterek katılımıyla nasıl inşa ettiğine ve Finlandiya’nın gerçek hikayesine şahitlik edece...

3 GÜNDE 500 SAYFA? - KAFAMDA BİR TUHAFLIK

Okumak konusunda tembel olduğumu düşünürüm.Kitapçıların,sahafların,kütüphanelerin yalnızca ince belli kitaplarına uzanırdı elim hep şimdiye dek.Peki çoğu kitabı sonuna gelmeden bırakırken, üç günde beş yüz sayfayı nasıl okuyuverdim? Önceki yazılarımızda okuma alışkanlığını kazanmanın yollarından ve bizim okumak için neler yaptığımızdan bahsetmiştik.Aslında okumak için temel gereksinim güdüleyici bir eser bulmaktır.Eğer şuana dek okumakla pek aranız yoksa sizi çağıran doğru kitaptan başla-ma-dığınızdandır. Küçükken İstanbul'da geçen yıllarımda şehrin sonu gelmez gürültüsü ve büyüleyici büyüklüğü hakkında düşünürdüm.Sokak,okul ve aile üçleminde herkes gibi karakter çizerdim kendime ergenliğimde. Şehir ve ben de büyümeye devam ettik.Düşünmeye hep devam ettim.Çoğu şeyi anlamlandıramazdım bazan. Sözün özü: Kafamda bir Tuhaflık vardı. Bir tavsiye üzeri elime aldığım Orhan Pamuk'un Kafamda Bir Tuhaflık romanındaki Mevlut karakteri bugüne kadar kendimi aradığım karakterle...