Ana içeriğe atla

JACK LONDON - BEYAZ DİŞ







Beyaz Diş , çok özel bir kurt zeki ve yaptığı hatalardan ders çıkarabilen hatta insanlığın yaşamı ile ilgili birçok bilgiyi bilen ve adımlarını ona göre atan bir kurttan bahsediyoruz . Adım atar atmaz insanı inceleyen insanoğlunun  üstünlüğünü kabul eder ve hatta 'Efendi' diye nitelendirir. Tabi yeri geldiğinde savaşçı vahşi bir kurtta görebiliyoruz romanda.


  Jack London'ın anlatımı ve bakış açısıyla roman akıcı bir hal almış . Tasvirler ve anlatımlar adeta orada yaşıyormuş gibi hissettiriyor .Kitapta doğayı bir hayvanın gözünden görmek, düşünmek ve empati yapabilmek aynı zamanda onun mücadelesine ortak olmak farklı bir deneyimdi.Beyaz Diş , içinde yaşadığı bu dünyayı gerçekten çok iyi tanımıştı. Bomboş ve maddiydi bu dünya. Kaba , sert , acımasız ve soğuktu. Sevgiden eser yoktu . Oysa sadece sevgi dolu bir sahip istemişti.


    Beyaz Diş'in dünyayı bu kadar iyi tanıması bana şunu düşündürdü : Jack London aslında insanlığa olan nefretini anlatıyor olabilir mi? Bu soruyu sormama sebebiyet veren bir alıntı geçiyor romanda . Sizinle paylaşmak istiyorum.


     'Beyaz Diş insan elinin sunacağı mutluluklara yabancı kalmıştı hep . Aynı zamanda insanların ellerini sevmiyor ; onlara karşı sürekli bir şüphe duyuyor . Tamam bu eller kendisine yiyecek veriyordu ama aynı zamanda acı da veriyordu. Onlardan uzak durması gerektiğini gayet iyi biliyordu. Kendisine taş fırlatan , kırbaçları acımasızca savuran ya da tokat ve yumrukları indiren , bu ellerden başkası değildi'

      Bu satırlar bana insanının insana karşı şüpheyle yaklaştığı şu zamanları hatırlattı . Çıkarları doğrultusunda kimi zaman iyi ama kimi zaman kötü olabilen insanları ...Gerçek manasıyla bakarsak bile bu böyle Beyaz Diş durumu çok güzel özetlemiş . Hayvanlara gereken ilginin verilmediği şu toplumda onlarında bir canlı olduğu unutulup , sevgiden yoksun bırakılıyor.
Dünyada içinde iyi şeylerin dışında kötü şeyler barındırabilen tek canlı olan insan ırkının içindeki kötülük, bir yeteneği mi yoksa en büyük eksiği mi? Bu sorunun cevabını biraz düşünelim.

  Kesinlikle tavsiye ettiğim bu romanı geç kalmadan okuyun derim , iyi okumalar ...:)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yabancılara Türkçe Öğretimi Etkinliklerim

WORDWALL Tanışma ŞİMDİKİ ZAMAN IYOR A1   Şimdiki Zaman RESİM&KELİME Gelecek Zaman EMİR KİPİ SINIFTAKİ NESNELER A1 Nesneler Genel   Renkler Sayılar Günler  Hâ l ekleri  BEDENİMİZİ TANIYALIM-DEMBA BA  KİŞİ ZAMİRLERİ   AYLAR MEVSİMLER A1.GENEL TEKRAR SAAT KAÇ? Meyveler Yer Edatları Yer Edatları 2 Yer Edatları (ALTINDA-ÜSTÜNDE-İÇİNDE) Meslekler Meslekler Resim Bulmaca Geniş Zaman Fiil& Resim Tüm kipler&şahıs ekiyle cümle kurma oyunu   Zamire uygun şahıs ekini bulma KAHOOT 1. TANIŞMA    Tanışma 2 2. Gelecek Zaman 3. İsim Cümleleri 4. Saat 5. İyelik Eki 6. Akrabalar 7. Şimdiki ZAMAN 8. Temel Sıfatlar 9. Belirli Geçmiş Zaman 10. Ev 11. Meslekler 12. Meslekler 2 13. Sayılar Kıyafetler https://prezi.com/view/tOWmW7wpExPsq8hw2Zvr/ ZAMAN  https://padlet.com/2ogretmen1kitap/zaman

Okumamı Atatürk Emretti/Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde

Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde Atatürk’ün emriyle çevrilmiş ve tüm eğitim camiasına önerdiği; öğrencilerin ve öğretmenlerin okumasını emrettiği bir kitaptır. Kitabın adından mülhem Beyaz Zambaklar Ülkesi : soğuk iklimi ve coğrafyasında bolca yetişen zambakları ile ünlü Finlandiya’dır . Finlandiya 19.yüzyıldaki İsveç ve Rus işgali sonrası geç kavuştuğu bağımsızlığına rağmen bugün öğretmenleri sayesinde eğitimin dünyadaki öncüsü ve refah seviyesi yüksek olan ülkelerden biri haline gelmiştir. Finlandiya eğitim sistemi birçok ülkeye model ve -uygulanmasa dahi- Türk Eğitim sistemine de ilham olmuştur.   ''Tarih bazı milletlerin ve devletlerin feci sonlarını yazdığı gibi, bazı devletlerin ve milletlerin ilerleme ve yükselmesini yazmak için de parlak sayfalar açmaktadır.'' Bu kitapta; eğitim öncüsü Snelman’ın bir medeniyeti eğitimle, kültürle ve çalışmayla tüm Fin halkının müşterek katılımıyla nasıl inşa ettiğine ve Finlandiya’nın gerçek hikayesine şahitlik edece...

3 GÜNDE 500 SAYFA? - KAFAMDA BİR TUHAFLIK

Okumak konusunda tembel olduğumu düşünürüm.Kitapçıların,sahafların,kütüphanelerin yalnızca ince belli kitaplarına uzanırdı elim hep şimdiye dek.Peki çoğu kitabı sonuna gelmeden bırakırken, üç günde beş yüz sayfayı nasıl okuyuverdim? Önceki yazılarımızda okuma alışkanlığını kazanmanın yollarından ve bizim okumak için neler yaptığımızdan bahsetmiştik.Aslında okumak için temel gereksinim güdüleyici bir eser bulmaktır.Eğer şuana dek okumakla pek aranız yoksa sizi çağıran doğru kitaptan başla-ma-dığınızdandır. Küçükken İstanbul'da geçen yıllarımda şehrin sonu gelmez gürültüsü ve büyüleyici büyüklüğü hakkında düşünürdüm.Sokak,okul ve aile üçleminde herkes gibi karakter çizerdim kendime ergenliğimde. Şehir ve ben de büyümeye devam ettik.Düşünmeye hep devam ettim.Çoğu şeyi anlamlandıramazdım bazan. Sözün özü: Kafamda bir Tuhaflık vardı. Bir tavsiye üzeri elime aldığım Orhan Pamuk'un Kafamda Bir Tuhaflık romanındaki Mevlut karakteri bugüne kadar kendimi aradığım karakterle...