Türk Edebiyatı'nın alegori ustası yazarı Peyami Safa, Fatih Harbiye romanında bu ustalığını bir kez daha kanıtlamıştır. Edebiyatımızda Tanzimat sonrası giren roman türünün en rağbet konusu olan Batılılaşma Sorunsalı Ahmet Mithat Efendi'den Orhan Pamuk'a işlene gelsin biz Safa'nın seçtiği semtlere ve hikayeye bakalım.
Safa edebiyatımızın ilk tezli romanı kabul edilen Fatih Harbiye'de Batılılaşma mefhumunu iki semt iki erkek bu erkeklerin iki ayrı dünyasını seçime zorlanan bir kadın üzerinden anlatır.
Neriman,Sanay-i Nefise Mektebi(Güzel Sanatlar Fakültesi) öğrencisi bir gençtir.Mahalleden tanışık olduğu Şinasi ve okuldaki yeni arkadaşı Macit iki farklı görüşü temsil etmektedir.
Şinasi: mütedeyyinliğin , İslam'ın,geleneğin,Doğu'nun sancaktarı Fatih'in evladı
Macit: çalışmanın,azmin,yeniliğin,Garb'ın temsilcisi Harbiye'nin evladıdır.
Roman Neriman'ın kimlik bunalımında seçişi ve vazgeçlerini anlatırken Safa'nın tarafsız ve müspet sözleri ile romanın tezinin hala geçerli olduğunu görüyoruz.
Şarklıları kediye benzetiyordu. Hep uyurlar, hiç çalışmazlar; garplılar ise köpek gibiydi. Hiç uyumaz, sürekli çalışırlardı.
Aslında Safa'nın konuk oyuncu gibi kendi romanına geldiğinde,alegorik karakter Ferit'in dudaklarından bize işittirdiğidir romanın asıl tezi; Mesele ikisi olmak da değil mesele insan olmak da.
Peki sizce kedi midir bizim özümüz yoksa kelp gibi çalışmak ile mi yerine gelir gücümüz?
Yorumlarınızı bekliyorum.Şimdiden iyi okumalar.
Soru çok güzel.. Bence konu Batı ise yerine göre kedi olmak evladır. Çunku hic uyanmamamiz gereken noktalarda uyandik biz zaman zaman yani kelp olduk ve dogal sonucu olarak bunalimli nesiller yetisti. Paylasim icin tesekkur ederiz :)
YanıtlaSilEvet değerli yorumunuz için teşekkür ederiz.Kedi kalan Doğu, "Batı" dışı kalan üçüncü dünya ülkelerinin tümünde olduğu gibi bizde de roman yalnızca modernleşme sancılarını anlatan alegoriler veya hicviyelerden ibaret görüldü.Belki de bu yüzden ileri gidemiyoruz bir türlü
YanıtlaSil