Ana içeriğe atla

-RICHARD BACH- MARTI JONATHAN LİVİNGSTON



'Cehaletimizi kırabiliriz, becerilerimizi , yeteneklerimizi ve zekamızı kullanarak kendimizi bulabilir , kendimiz olabiliriz . En önemlisi , özgür olabiliriz! Uçmayı öğrenebiliriz' 
   

  Kitabın içindeki bu anlamlı belkide öykü'nün bence ana fikri olan bir cümle burada ufak bir martı yavrusunun uça maceralarını anlatıyor yazar bu cümleyi martıyla bağdaştırdığımız gibi aynı zamanda gerçek hayatta bir çok yaşanmışlıklarla bağdaştırabiliriz . 
  Her olay için böyle değil midir ? Bir şeyler öğrenebilmek kazanabilmek için öncelikle cehaletimizden kurtulup öğrenme işlemini gerçekleştirmeliyiz . Her insanın farklı yetenekleri becerileri vardır bunları bulabilirsek aslında kendimizi bulmuş oluruz meslek hayatında , öğrencilik hayatımızda bile böyledir yapabileceğimiz işlere yönelirsek Martı 'nın da dediği gibi özgür oluruz . Ve daha iyi öğrenir aynı zamanda öğretiriz 🐦😇

Richard Bach tarafından 1972 yılında yazılan masal tadında bir öykü olan "Martı"; hemcinsleri gibi sadece yemek peşinde koşmayan, birbirleriyle kavga etmeyen sıradışı bir martı olan Jonathon Livinston'un hikayesini anlatmaktadır. İnsanlığı güzel bir şekilde eleştiren ve ders verici nitelikte yazılmış dünya edebiyatında önemli bir yeri olan kitaptır.


Martı Jonathon Livinston, kendini diğer arkadaşlarından farklı görür. Onların amacı sadece karınlarını doyurmaktır. Onun için ise önemli olan  uçmaktır. Uçmayı büyük bir tutkuyla seviyordur. Ailesi bu duruma tepki verir. Annesi, alçaktan uçmak albatrosların işi olduğunu ve zayıf kaldığını söyler ve kendisi için yemek bulmasını ister. Fakat Jon ailesini dinlemez ve uçuş denemeleri yapar. Başarısız olur ve sıradan bir martı olmaya karar verir. Fakat birgün karanlıkta uçmaya karar verir. Çünkü martıların karanlıkta uçamadıkları bilinmektedir. Birkaç deneme yapar ve sürüye katılmamaya özgürce uçmaya karar verir. Jonathan artık yeryüzünün akrobatik uçuş yapabilen tek martısıdır.  Fakat olaylar beklediği gibi değildir. Martı Konseyi toplanır ve Livinston'u pervasızlık ve sorumsuzluk gösterdiği gerekçesiyle sürüden atarlar. "Bana bir şans verin, öğrendiklerimi size göstereyim!" dese de Jon artık sürüden ayrı yalnız bir martı olmuştur. Gökyüzünde özgürce uçarken gecenin bir yarısı ışıklar saçan iki martıyla karşılaşır. Uçma stillerini çok beğenir. Bu iki martı aynı aileden olduklarını söyleyerek Jonathan'ı da yanlarına alarak kapkaranlık gökyüzünde yükselerek gözden kaybolurlar. 

Kitabın ikinci bölümünde Jonathan'ın farklı bir gezegendeki hayatı anlatılmaktadır. Artık onun da ışıklar saçan kanatları vardır ve burası cennet diye düşünür. Bu yeni yerinde dünyadakinden çok daha fazla şey öğrenmesi gerektiğini düşünür. Buradaki martılar da farklıdır. Hepsi kendilerini geliştiren ve farklı denemeler yapan muhteşem kuşlardır. 


Kitabın üçüncü bölümünde Jon'un geri döndüğü sürü bölgesindeki öğrencileriyle maceraları anlatılır. Fletcher de sürüden atılmış bir martıdır ve Jon'un ilk öğrencisi olur. Gün geçtikçe yeni öğrenciler de katılır. Bir gün Jon öğrencileriyle beraber kurultay toplantısının olduğu yere gider. Sürü onlara sırtını dönse de Jon eğitim uçuşlarına devam eder ve her gün bir iki tane yeni martı Jon'un grubuna katılır. Bir gün Fletcher yavru bir martıya çarpmamak için kayaya çarpar. Herkes öldüğünü zanneder, Fakat Fletcher bir rüyadan uyanır gibi kalkar. Dört bin martı bunun şeytan işi olduğunu düşünerek saldırmaya çalışırlar. O anda Jon ve Fletcher bin metre uzağa uçarak kaçarlar. Bu duruma Flatcher çok şaşırmıştır. Bu nasıl olur diye sorar. Jon, tıpkı eskiden olduğu gibi çalışarak der. Ertesi sabah, Jon, "Artık bana ihtiyacın kalmadı. Senin kendini bulmaya ihtiyacın var. Onu anlamaya ve öğrenmeye çalış." der. Kısa bir süre sonra Jonathon'un bedeni şeffaflaşır ve kaybolur. 

📕📙📘📗📌

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yabancılara Türkçe Öğretimi Etkinliklerim

WORDWALL Tanışma ŞİMDİKİ ZAMAN IYOR A1   Şimdiki Zaman RESİM&KELİME Gelecek Zaman EMİR KİPİ SINIFTAKİ NESNELER A1 Nesneler Genel   Renkler Sayılar Günler  Hâ l ekleri  BEDENİMİZİ TANIYALIM-DEMBA BA  KİŞİ ZAMİRLERİ   AYLAR MEVSİMLER A1.GENEL TEKRAR SAAT KAÇ? Meyveler Yer Edatları Yer Edatları 2 Yer Edatları (ALTINDA-ÜSTÜNDE-İÇİNDE) Meslekler Meslekler Resim Bulmaca Geniş Zaman Fiil& Resim Tüm kipler&şahıs ekiyle cümle kurma oyunu   Zamire uygun şahıs ekini bulma KAHOOT 1. TANIŞMA    Tanışma 2 2. Gelecek Zaman 3. İsim Cümleleri 4. Saat 5. İyelik Eki 6. Akrabalar 7. Şimdiki ZAMAN 8. Temel Sıfatlar 9. Belirli Geçmiş Zaman 10. Ev 11. Meslekler 12. Meslekler 2 13. Sayılar Kıyafetler https://prezi.com/view/tOWmW7wpExPsq8hw2Zvr/ ZAMAN  https://padlet.com/2ogretmen1kitap/zaman

Okumamı Atatürk Emretti/Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde

Beyaz Zambaklar Ülkesi’nde Atatürk’ün emriyle çevrilmiş ve tüm eğitim camiasına önerdiği; öğrencilerin ve öğretmenlerin okumasını emrettiği bir kitaptır. Kitabın adından mülhem Beyaz Zambaklar Ülkesi : soğuk iklimi ve coğrafyasında bolca yetişen zambakları ile ünlü Finlandiya’dır . Finlandiya 19.yüzyıldaki İsveç ve Rus işgali sonrası geç kavuştuğu bağımsızlığına rağmen bugün öğretmenleri sayesinde eğitimin dünyadaki öncüsü ve refah seviyesi yüksek olan ülkelerden biri haline gelmiştir. Finlandiya eğitim sistemi birçok ülkeye model ve -uygulanmasa dahi- Türk Eğitim sistemine de ilham olmuştur.   ''Tarih bazı milletlerin ve devletlerin feci sonlarını yazdığı gibi, bazı devletlerin ve milletlerin ilerleme ve yükselmesini yazmak için de parlak sayfalar açmaktadır.'' Bu kitapta; eğitim öncüsü Snelman’ın bir medeniyeti eğitimle, kültürle ve çalışmayla tüm Fin halkının müşterek katılımıyla nasıl inşa ettiğine ve Finlandiya’nın gerçek hikayesine şahitlik edece...

3 GÜNDE 500 SAYFA? - KAFAMDA BİR TUHAFLIK

Okumak konusunda tembel olduğumu düşünürüm.Kitapçıların,sahafların,kütüphanelerin yalnızca ince belli kitaplarına uzanırdı elim hep şimdiye dek.Peki çoğu kitabı sonuna gelmeden bırakırken, üç günde beş yüz sayfayı nasıl okuyuverdim? Önceki yazılarımızda okuma alışkanlığını kazanmanın yollarından ve bizim okumak için neler yaptığımızdan bahsetmiştik.Aslında okumak için temel gereksinim güdüleyici bir eser bulmaktır.Eğer şuana dek okumakla pek aranız yoksa sizi çağıran doğru kitaptan başla-ma-dığınızdandır. Küçükken İstanbul'da geçen yıllarımda şehrin sonu gelmez gürültüsü ve büyüleyici büyüklüğü hakkında düşünürdüm.Sokak,okul ve aile üçleminde herkes gibi karakter çizerdim kendime ergenliğimde. Şehir ve ben de büyümeye devam ettik.Düşünmeye hep devam ettim.Çoğu şeyi anlamlandıramazdım bazan. Sözün özü: Kafamda bir Tuhaflık vardı. Bir tavsiye üzeri elime aldığım Orhan Pamuk'un Kafamda Bir Tuhaflık romanındaki Mevlut karakteri bugüne kadar kendimi aradığım karakterle...