Bu sabah -artık sabah denemeyecek kadar öğlendi- biraz geç uyandım. Malum zamanlar. Zamanın kırıldığı, ruhun bittiği, gecenin güne devşirildiği günün gece misali tenha geçtiği bir çağın esiriyiz. Televizyondan başka dost kalmadı çağdaş insana. Ama tabi çok da yalnız sanmayın beni. Dostlarım da var bu vizyon kutusundan başka: Hep özel olduğumu söyleyen reklamlar -özellikle gür saçlı o kadının reklamı- , dünya ölümle savaşını kaybederken saçlarımdaki kepekleri düşünmem sonra reklamın bitişi kanalı değiştirmeye bile üşenmem, başımı döndüren komplo teorisi programları, Teksas’taki alelade bir dağ evinde televizyonda açık olan programın aynısının yarı bir Türkçe ile tekrarı, canımın dondurma, çikolata ya da bu zamana ait olmadığı her halinden belli olan çekiciliğiyle GDO’lu bir tropik meyve çektiği anda birkaç tıkla kapımda beliren fütürist giyimli kasklı adamlar… Saydığım her kavram, döktüğüm her hece, dökmediğim düşüncelerim. Hepsi dostum benim. Tüm bu dostlarım ve ben en nihayet ...